16 Kasım 2012 Cuma

Pabuçlar Damda


Yepyeni gıcır gıcır blogumuzu neredeyse bir ay ihmal etmişiz. Aferin bize. Hadi Gökhan neyse, onun düzenli giriş yapması gerekmiyor ama ben niye bu kadar uzak kalmışım? 
Her gün ya da sık sık olmasa da en azından belli bir düzen içinde yayın yapmak istiyorum bundan sonra.
Böyle yani.
Damda artık pabuç yok. 
Aldım, tamam.

22 Ekim 2012 Pazartesi

VEDA'ya İlk Bakış


Ayşe Kulin çok sevdiğim bir yazar olduğu için, Veda romanını büyük keyifle okumuştum. Ayşe Kulin'in birçok kitabında olduğu gibi Veda'da da, hikayesi anlatılan ailenin tüm yaşantısını ve duygularını içimde hissetmiş, onları sevmiş, sanki yaşadıkları ortamın içindeymişim gibi hissetmiştim. 
Ve kitap bittiğinde de sanki o konaktan kapı dışarı edilmişim gibi gelmişti.:)
Özetle, kitap beni çok içine almıştı. Hal böyle olunca, Veda'nın dizisi çekileceğini duyunca ilgimi çekti. Gerçi okuduğum hiçbir kitabın film ya da dizi uyarlaması bana romanı kadar keyif vermedi şimdiye kadar. 
Bir de, film hadi neyse de -iki saatte izliyorsun bitiyor- sonunu bildiğim bir kitabın dizisine en az iki sene bağlanmak bana biraz saçma geliyor.
Üstelik kitaptaki aşk - spoiler yok burada, Mehpare ile Kemal'in arasında bir aşk olacağı zaten gün gibi aşikar- ve bu aşkın seyri beni çok etkilemişti. Ben bu seyri biliyorken ne kadar keyif alabilirdim diziden ya da kitabı okurken derinde hissettiğim duygunun ne kadarını yaşatabilirdi bana dizi?
Bu hislerle, bu gece biraz gecikmeli de olsa izledim Veda'nın ilk bölümünü.
Diziye çok emek verileceği kesin, bu emekte payı olan herkesin ellerine sağlık öncelikle.
Ama önyargımda da haklıymışım gibi hissettim. Öncelikle sahneler bana biraz abartılı geldi. Dönem dizisi olması, eski zamanlarda geçiyor olması,  duruşların, bakışların, tavırların abartılı olması gerektiği anlamına gelmiyor. Sonuçta günlük hayatlarını yaşıyor karakterler, konağın içinde geziniyorlar işte, büyütülecek bir durum yok.
Diyaloglar da pek doğal gelmedi bana, biraz yavan kalmış, içine pek giremedim. 
Ama dedim ya, ilk bölümü izledim sadece. Belki diğer bölümler daha başarılıdır, bilemiyorum. Ama sonuçta dizi ilerledikçe illa ki açılacaktır, mayalanacaktır. Ancak olacakları biliyor olmamdan ve o aşkın tadını dizinin bana vereceğinden çok şüpheli olmamdan, büyük ihtimalle üç beş bölüm bakar ve bırakırım diye düşünüyorum.
Eğer şimdiki düşüncelerim ileride ciddi şekilde değişirse zaten mutlaka buraya not düşerim.
Şimdilik böyle.:)

20 Ekim 2012 Cumartesi

Günün Film Karesi | Bitter Moon


Filmin IMDB sayfası.

Geleneksel 1. Film Koltuğu Bilgi Yarışması.

Soru:
Aşağıda gördüğünüz alet nedir, ne işe yarar?
Doğru cevabı veren ilk 10 okuyucumuza buradan öpücüklerimizi iletiyoruz.


a-Tokmak
b-Çakmak
c-Peçetelik
d-Film gösterim makinesi
e-Hepsi


DUHUL-İ MUZAFFERÂNE

Sayın okuyucu: 
Sen ki yaş ortalaması Avrupa sıralamasında en küçücük olan genç nüfusun internet kullanan cücük kesimi ve de henüz SEO fakiri taptaze blogumuzu yıllar sonra okuduğunda "Sen bunu okuduğun sırada ben çok yaşlanmış olacağım" diyebileceğim "En az üç çocuk" jenerasyonu temsilcisi, okuyucumuz olmaya aday ütopik, futuristik ve fantastik profili. Selam eder o tuhaf sabırsız gözlerinden öperim.

Burada yedinci sanat denilen rüya alemine zaman zaman istihareye yatıp, gördüklerimi de tamamen "KAFAMA GÖRE" yorumlamak niyetindeyim. Şimdiden söyleyeyim ki benim ipimle film seçmek, geyik gibi şeylere malzeme yapmak, hele ki fikir yürütmek filan tamamen senin sorumluluğundadır. Hatta filmleri yorumlarken filmden bahsedeceğimi bile garanti edemem. 

Ve sevgili blog ortağım, sevgilim, canım, eşim Eylül, inşallah seni üzmem. Yapmaya çalıştığım bir duhul-i muzafferane, az biraz seyreyle.